şiir sevenlere....

Mükerrem Suna VAROL- ⇒ YAGMUR

Ümit Yaşar OĞUZCAN-  ⇒ BİR_GUN_ANLARSIN

Can YÜCEL- ⇒ EGER

Mükerrem Suna VAROL- ⇒ AY_DERİN_BİR_UYKUDADIR_SİMDİ




Yağmur
 
I.

ben yağmuru hiç bilmeyen bir şehirdim
sen bir akşamüstü habersizce geldin
bilmezdim yağmuru hiç
ama sen yağmur gibiydin

apansız vuruyordu uykularda bakışların
apansız sırılsıklam oluyordum geçerken gözlerinden
yağmuru bilmeyen bir şehirdim ben
sokaklarımda beni böyle sevindiren
bir aşkın hikayesi yoktu

işte her şey bugün oldu
bir yaprak üşüyordu
uçmaya hazırlanıyordu bir kelebek kanatsız
içimde adsız bir kadın ağlıyordu
bir gelincik soluyor
bir geyik ölüyordu

sen bana yağıyordun
ben sana çiçekler vaad ediyordum
ellerin binlerce vahşi menekşe
dokunuşun hayata gelmenin diğer adıydı
sendin içimdeki ayla güneşi tutup kaldıran
bir yemindin sen yağmur
ölümü uykudan uyandıran

y a ğ m u r bu değil de neydi o zaman
neydi karanlık rüyalardan akıp giden uçsuz aydınlık
insanın ruhuna değince acıtan
acıtan ölümlü geyiklerin ölümsüz aşklarını
y a ğ m u r bu değil de neydi o zaman

II.

ben seni unutmak için ne yalanlar uydurdum
ne çok vurdu kıyılarıma bilmezsin kırık kalpler hayaller
ben seni unutmak için elimi benden çektim
gücüm olsaydı gidecektim
karanlığa aydınlıklar armağan edecektim
bir bahar gününe
bir gelinciğe
bir ölümün üstüne yeminler edecektim
yeminler edecektim yağmurun böylesine
böylesine bir günde inan ki gidecektim

artık gitmek için bir çift kanada ihtiyacım yok
başımı çeviriyorum bana uzanan ellerden
bir bırakıyorum bir dalıyorum hayata öylesine
öylesine ne varsa yaşanan /senden başka/
tutuyorum sarsıyorum uyuşuyor ellerim
devamını susarak eksik kelimelerin
acıyı topluyorum takvim sayfalarından
bıksam da yokluğumun öldürücü tadından
bıksam da içimde ağlayıp duran kadından
kendime şarkılar yazıyorum yine de
kimseye vermiyorum eski defterlerimi

III.

ah yağmur ah sen olmasaydın
sen olmasaydın
ben olmasaydım
aşk olmasaydı

yoktu belki olanlar belki hiç olmamıştı
ne sen beni vurmuştun ne ben sana alınmış
bu gösterişli şehri kimler kimler acıtmış

/ne baharım vardı benim ne bulut göklerimde
eriyordu bir şehir yağmurun gözlerinde/

bir yıldırım olsaydım üstüme düşecektim
bir yanardağ olsaydım kendime küsecektim
bir yalan olsaydı yeminlerim yürekleri karartan
üşümeseydim gülmeseydim kusmasaydım korkudan
eğer ben de içi acıyan dudakları kuruyan
karanlıkta yolunu bulamayan
kısacası
bir i n s a n olmasaydım
toplayacağım valizler günahkar olmasaydı
bir dikişte içecektim avucumdaki zehri
güzel günün ardından kopan deli zemheri gibi
azgın perişan yollardan geçecektim
avucumdaki zehri inan ki içecektim

yağmur başka yere yağıyor
başka yere düşüyor yıldırımlar
bende yağmurlara sığmayan bir yürek var
sen bunu bilmiyorsun
/sen nasıl bir yağmursun/
bakışların içimde yangınlar çıkarıyor
ve sen içime işliyorsun bulanık bir su gibi

yağmur kapama gözlerini
yağmur üzerime yağ
yağmur ellerimi ellerinin içine al
kapama gözlerini

bana eller verildi dokunmam için sana
ağlamaklı gözler verildi ıslak
bana sen gibi yakın
bana sel gibi yasak düşler verildi
iki kere ikinin dört olmadığı
ayın ve güneşin tutulmadığı bir yer verildi
bana bir ben verildi
bir de sen
bir de acılar verildi çekmem için sen giderken

IV.

ve ben koca bir şehir
ben bir nişan yüzüğü
ben gelin olmamış genç kızların
hiç açılmamış yüzüyüm

içimde binlerce masal ağlar
sessizce fışkırır küskün yanardağlar
dindiremez gecemin sessizliğini
geceleri sessizce yiten canlar

ben bir kör kuyu
ben bir kördüğüm
ben bir…
…gördüğün gibiyim işte
gözlerinin önünde öldürüyorum geceyi
gözlerinin önünde yüreğime gökdelenler dikiyorum
batan güne karşı darağaçları dikiyorum gönlüme

sen bana çok uzak
sen bana çok yakın
s e n başka şehirlerin üstünde olmalıydın

ben sen olmasan bile gözlerini gördüm rüyalarımda
bir sigara külüne ve bir tatil gününe yeminler ettim
saçımı senin sevdiğin gibi kestim sen görmesen de
sana ve ölüm üzerine dualar ettim
ve rüyalar gördüm ikimizin yerine
rüyalarda her şeyimi bitirdim
şehri de yağmuru da yitirdim rüyalarımda

bir yağmura benzeyen gözlerini
bir senden uzaklarda ölmeyi
bir de İ N A D I N A  G Ü L M E Y İ unutmadım
sen de beni unutma
 
Mükerrem Suna Varol




≈    ≈    ≈    ≈    ≈    ≈    ≈    ≈


Bir Gün Anlarsın
 
Uykuların kaçar geceleri
Bir türlü sabah olmayı bilmez
Dikilir gözlerin tavanda bir noktaya
Deli eden bir uğultudur başlar kulaklarında
Ne çarşaf halden anlar, ne yastık
Girmez pencerelerden beklediğin aydınlık
Kapanır yatağına çaresizliğine ağlarsın
Onun unutamadığın hayali
Sigaradan derin bir nefes çekmişcesine dolar içine
Sevmek ne imiş bir gün anlarsın
Bir gün anlarsın aslında her şeyin boş olduğunu
Şerefin, faziletin, iyiliğin, güzelliğin
Gün gelir de sesini bir kerecik duymak için
Vurursun başını soğuk taş duvarlara
Büyür gitgide incinmişliğin, kırılmışlığın
Duyarsın
Ta derinden acısını çaresiz kalmışlığın
Sevmek ne imiş bir gün anlarsın
Bir gün anlarsın ne işe yaradığını ellerinin
Niçin yaratıldığını
Bu iğrenç dünyaya neden geldiğini
Uzun uzun seyredersin de aynalarda güzelliğini
Boşuna geçip giden yıllarına yanarsın
Dolar gözlerin için burkulur
Sevmek ne imiş bir gün anlarsın
Bir gün anlarsın tadını sevilen dudakların
Sevilen gözlerin erişilmezliğini
O hiç beklenmeyen saat geldi mi
Düşer saçların önüne ama bembeyaz
Uzanır gökyüzüne ellerin
Ama çaresiz
Ama yorgun
Ama bitkin
Bir zaman geçmiş günlerin uykusuna dalarsın
Sonra dizilir birbiri ardınca gerçekler acı
Sevmek ne imiş bir gün anlarsın
Bir gün anlarsın hayal kurmayı
Beklemeyi
Ümit etmeyi
Bir kirli gömlek gibi çıkarıp atasın gelir
Bütün vücudunu saran o korkunç geceyi
Lanet edersin yaşadığına
Maziden ne kalmışsa yırtar atarsın
O zaman bir çiçek büyür kabrimde kendiliğinden

Seni sevdiğimi işte o gün anlarsın
 
Ümit Yaşar Oğuzcan


≈    ≈    ≈    ≈    ≈    ≈    ≈    ≈


Eğer
 
O kadar da önemli değildir bırakıp gitmeler,
arkalarında doldurulması
mümkün olmayan boşluklar bırakılmasaydı eğer.

Dayanılması o kadar da zor değildir, büyük ayrılıklar bile,
en güzel yerde başlatılsaydı eğer.

Utanılacak bir şey değildir ağlamak,
yürekten süzülüp geliyorsa gözyaşı eğer

Yüz kızartıcı bir suç değildir hırsızlık,
çalınan birinin kalbiyse eğer.

Korkulacak bir yanı yoktur aşkların,
insan bütün derilerden soyunabilseydi eğer.

O kadar da yürek burkmazdı alışılmış bir ses,
hiçbir zaman duyulmasaydı eğer.

Daha çabuk unuturdu belki su sızdırmayan sarılmalar,
kara sevdayla sarıp sarmalanmasalardı eğer.

Belirsizliğe yelken açardı iri ela gözler zamanla,
öylesine delice bakmasalardı eğer.

Çabuk unutulurdu ıslak bir öpücüğün yakıcı tadı belki de
kalp, göğüs kafesine o kadar yüklenmeseydi eğer.

Yerini başka şeyler alabilirdi uzun gece sohbetlerinin,
son sigara yudum yudum paylaşılmasaydı eğer.

Düşlere bile kar yağmazdı hiçbir zaman,
meydan savaşlarında korkular, aşkı ağır yaralamasaydı eğer.

Su gibi akıp geçerdi hiç geçmeyecekmiş gibi duran zaman,
beklemeye değecek olan gelecekse sonunda eğer.

Rengi bile solardı düşlerdeki saçların zamanla,
tanımsız kokuları yastıklara yapışıp kalmasaydı eğer.

O büyük, o görkemli son, ölüm bile anlamını yitirirdi,
yaşanılası her şey yaşanmış olsaydı eğer.

O kadar da çekilmez olmazdı yalnızlıklar,
son umut ışığı da sönmemiş olsaydı eğer.

Bu kadar da ısıtmazdı belki de bahar güneşleri,
her kaybedişin ardından hayat yeniden başlamasaydı eğer.

Kahvaltıdan da önce sigaraya sarılmak şart olmazdı belki de,
dev bir özlem dalgası meydan okumasaydı eğer.

Anılarda kalırdı belki de zamanla ince bel,
namussuz çay bile ince belli bardaktan verilmeseydi eğer.

Uykusuzluklar yıkıp geçmezdi, kısacık kestirmelerin ardından,
dokunulası ipek ten bir o kadar uzakta olmasaydı eğer.

Issız bir yuva bile cennete dönüşebilirdi belki de,
sıcak bir gülüşle ısıtılsaydı eğer.

Yoksul düşmezdi yıllanmış şarap tadındaki şiirler böylesine,
kulağına okunacak biri olsaydı eğer.

İnanmak mümkün olmazdı her aşkın bağrında bir ayrılık gizlendiğine belki de,
kartvizitinde 'onca ayrılığın birinci dereceden failidir' denmeseydi eğer.

Gerçekten boynunu bükmezdi papatyalar,
ihanetinden onlar da payını almasaydı eğer.

Issızlığa teslim olmazdı sahiller,
Kendi belirsiz sahillerinde amaçsız gezintilerle avunmaya kalkmamış olsaydın eğer.

Sen gittikten sonra yalnız kalacağım.
Yalnız kalmaktan korkmuyorum da,
ya canım ellerini tutmak isterse...

Evet Sevgili,
Kim özlerdi avuç içlerinin ter kokusunu,
kim uzanmak isterdi ince parmaklarına,
mazilerinde görkemli bir yaşanmışlığa tanıklık etmiş olmasalardı eğer!!!
 
Can Yücel


≈    ≈    ≈    ≈    ≈    ≈    ≈    ≈



Ay Derin Bir Uykudadır Şimdi
 
Ay, derin bir uykudadır şimdi..
Ellerimi bileklerimden sen kestin.
Neredeyse sızacaktın damarlarıma
Ha buz kesecekti yüreğim
Ha sen kesecektin ellerimi aniden..

İşte yeniden salkım saçak bulutlarımı giyiniyorum
Ay, derin bir uykudadır şimdi..
Balıkçı fenerleri denizi aydınlatmaktadır
Balıkçılar hep bir ağızdan aramaktadır aşkı.

Bakışlarım örtülüdür geceye
Gece, bedenime gömülü..

Ay, kim bilir hangi kuytudadır şimdi..

Şimdi ben şuracıkta ağlıyordum, gördü mü ay..
Ayın on dördü susuyor bakışlarında senin
Kim bilir hangi nehrin kıyısında susuzluktan ölüyorsun
Kim bilir hangi uzak denize dökülüyorsun..

Saat ikindi
Ne sabahta
Ne akşamdayız şimdi..
İçimizde sinsi düşünceler şarap içmekte..

Sen gecenin üzerini karalayıp geçmektesin
Ben durduğum zamanlara sığamıyorum.
Sen gecelerce şarap içmektesin;
Saat ikindi..

Suskun ay, uykunu kolluyor..

Yorganı çek,
Rüzgarı örtün üzerine..
Yüreğine uzak bir alkış sesi geliyor olmalı..
Kara kış geliyor olmalı hayallerine
Sanırım sen üşüyorsun, ay bulanık..

Ay, iki gözümün arasında bir yerde
Derin bir uykudan uyanık şimdi..

Güneşi beledim, kundakladım
Dilimin ucunda adın, çıktı çıkacak..
Adın karalı..
Adının ucunda kadın
Kadın yaralı..

Ay, derin bir uykudadır şimdi
Ayın gölgesine düşüyorsun sen
Üşüyorsun sen,
Ay bulanık..
 
Mükerrem Suna Varol
Facebook beğen
 
 
 
32329 ziyaretçi (64972 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol